11 Eylül 2012 Salı

Kazdağları ve Bozcada


Uzun zamandır blogumu ihmal ediyordum. Şehir dışında bulunmam işler buna neden oldu!
Ama muhteşem bir “road trip” hikayesiyle geri dönüyorum!!
Evet şeker bayramını fırsat bilip; İzmir- Kazdağları- Bozcada üçgenini kapsayan bir tatil yaptık. Küçücük bir Ford Fiesta otomobile 5 kişi ve onların kamp yüklerini sığdırarak bir rekor denemesinde bile bulunduk.:))
Önce güneye mi gitsek kuzeye mi diye düşünürken arkadaşlarla. “yahu hep güneye gidiyoruz zaten bu sefer rota kuzey olsun” dedim. Meğer herkes de öyle olsun istermiş. Bu şekilde rotamızın ilk durağı Kazdağları oldu. Bilenler bilir biz tatillerimize plan yapmadan çıkarız. Çünkü sırt çantası ve çadır gibi ekipmanlarımızla tatil yaptığımız için. Her alan her ağaç gölgesi bir otel, her güzel ve bizi mutlu edecek mekan duraklama alanı olabiliyor.
Bilmeyenler için; Kaz Dağları Biga yarımadasında yer alır. Üç yüksek tepesi olan dağın en yüksek yeri 1774 metre olan Karataş tepesidir. Efsaneleriyle ünlü olan dağ ile ilgili iki efsane var. Bir diğer adı mitolojik olarak “İda Dağı”dır. İnanışa göre Hera, Afrodit ve Athena arasında olan ve Truva savaşının çıkmasına neden olan ilk güzellik yarışması burada yapılmıştır.
Diğer bir efsane de “Sarıkız”dır. Bunun da birkaç versiyonu vardır.


genel görünümünden fotolar:





Yola çıktıktan sonra molaları saymazsak ilk durağımız Hasanboğuldu denilen bölgeydi.  Bayram tatili dolayısıyla burası inanılmaz derecede kalabalıktı. Bizde girmekten vazgeçtik. Hem kamp alanı olmadığını biliyorduk hem de kalabalıktan dolayı gezmek pek zevkli olmayacaktı. Ordan “Kaz Dağları Milli Parkı”na gittik. Aşağıdaki danışma kısmında milli parka girerken size rehber veriyorlar. Ve de 50 tl para ödüyorsunuz arabanız için!! Orada insanlar çok kaybolduğu için rehber hizmeti başlatmışlar. Ama bence çok gereksiz olmuş. Zaten tek olan yolu takip edip kamp alanına varıyorsunuz. Rehberin pek bir fonksiyonu yoktu. Kamp alanı dağın zirvesinde yer alıyor. O kadar serin bi yer ki insanlar sıcaktan bunalırken siz serinliğin tadını çıkarıyorsunuz. Ama kamp alanı biz gittiğimizde bayram ve bir festivalin olması nedeniyle çok kalabalıktı. Alanın eğimli olması ve su alanlarının hepsinin yanında çadırların kurulması nedeniyle aşağı bi yerde kamp alma kararı aldık. Zaten biz bu kararı aldığımızda adamın biri havaya attığı şişeyi tüfekle patlattı. Jandarma bu konularda çok kifayetsiz kalıyor anlaşılan!!! Aşağıda yayla kamp alanında şahane bir kamp alanı bulduk ve tatil başladıJ. Sonradan anladık ki buranın insanları bi değişik içip içip olay çıkarmayı pek seviyorlar. Jandarma uğraşmaktan bıkmış.



ben ve Meral
kamp alanımızın akşamki hali:) İsmail'in getirdiği çok meşhur sucukları yemenin tebessümü var yüzümüzde

o çok meşhur sucuklar!! hala tadı damağımda

Ertesi günkü ilk durağımızKüçükkuyu'daki Doyran mevkiinde Doğa isimli kahvaltı salonumuz. Mutlaka sizde  deniz  manzaralı teraslarıyla hem mideye hem göze hitap eden bu yere uğrayın.



Doyran'daki "doyurucu" kahvaltı sonrası çaykolik Hakan'ın keyfi:)
çok keyifli bir sohbetti! grubun geri kalanı nerede acaba?

Sonraki duraklarımız küçükkuyu’da  bulunan  Şahinderesi ve Mıhlı çayıydı.  Biz buraya bayram tatilinde gittiğimiz için fazlasıyla kalabalıktı. Daha sakin zamanları seçerseniz daha fazla keyif alabilirsiniz.orada fotoğraf çekemedik üzgünüm. kalabalıktan yürümek bile imkansızdı.
Akşam kalmak için kamp yeri bakmak üzere Assos tarafına yollandık. Ama hem denizi çok iyi olmayan hem de fazlasıyla kalabalık yerlerle karşılaştık ne yazık ki! Bir de kendi çadırınızı kurmanıza izin vermiyorlar. Bu da bizim için pek de cazip değildi. Sonra burada kalmaktan vazgeçip ilk günden beri aklımızda olan Ayazma mevkiine gitmeye karar verdik . arabanın GPS ine yolu girip güzel güzel gitmeye başladık. GPS in kestirme yollarına sapa sapa kimsenin görmediği bir sürü köy keşfettik. Sonunda Hakan’ın yanlış güzergah girdiği ve daha 50km yolumuz olduğu ortaya çıkınca bi motivasyon kaybı yaşamadık değil. Ama onun da hemen avantaja çevirdik. Ana yola çıktığımızda Geyikli yönünde ilerlerken. Geyikli’yi  herkes Ata Demirer’in “Eyvah Eyvah” filmiyle tanıdı. Gerçekten çok tatlı bir yer. Geyikli’ye vardığımızda “acaba bozcada ya mı geçsek?” gibi bi fikir doğdu. Tam anlamıyla plansızlık içinde takılan bi grup olduğumuz için bayıldık bu fikre. Önce benzin aldığımız yerde çalışan bir çocuğun tavsiyesiyle “Ferah Kardeşler” isimli bi et lokantasına gittik kasap dükkanı gibi etlerin sıralandığı yerden yemek istediğiniz etleri seçip tarttırıyorssunuz ve onlar pişirip önünüze getiriyorlar. Hem damağa hem keseye hitap eden bir yer. Ordan çıkınca da ver elini bozcada. O da sonraki yazıda!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder