Uzun zamandır blogumu ihmal ediyordum. Şehir dışında
bulunmam işler buna neden oldu!
Ama muhteşem bir “road trip” hikayesiyle geri dönüyorum!!
Evet şeker bayramını fırsat bilip; İzmir- Kazdağları-
Bozcada üçgenini kapsayan bir tatil yaptık. Küçücük bir Ford Fiesta otomobile 5
kişi ve onların kamp yüklerini sığdırarak bir rekor denemesinde bile
bulunduk.:))
Önce güneye mi gitsek kuzeye mi diye düşünürken
arkadaşlarla. “yahu hep güneye gidiyoruz zaten bu sefer rota kuzey olsun”
dedim. Meğer herkes de öyle olsun istermiş. Bu şekilde rotamızın ilk durağı
Kazdağları oldu. Bilenler bilir biz tatillerimize plan yapmadan çıkarız. Çünkü
sırt çantası ve çadır gibi ekipmanlarımızla tatil yaptığımız için. Her alan her
ağaç gölgesi bir otel, her güzel ve bizi mutlu edecek mekan duraklama alanı
olabiliyor.
Bilmeyenler için; Kaz Dağları Biga yarımadasında yer alır.
Üç yüksek tepesi olan dağın en yüksek yeri 1774 metre olan Karataş tepesidir.
Efsaneleriyle ünlü olan dağ ile ilgili iki efsane var. Bir diğer adı mitolojik
olarak “İda Dağı”dır. İnanışa göre Hera, Afrodit ve Athena arasında olan ve
Truva savaşının çıkmasına neden olan ilk güzellik yarışması burada yapılmıştır.
Diğer bir efsane de “Sarıkız”dır. Bunun da birkaç versiyonu
vardır.
İlgilenenler için: http://tr.wikipedia.org/wiki/Kaz_Da%C4%9F%C4%B1
genel görünümünden fotolar:
Yola çıktıktan sonra molaları saymazsak ilk durağımız
Hasanboğuldu denilen bölgeydi. Bayram
tatili dolayısıyla burası inanılmaz derecede kalabalıktı. Bizde girmekten
vazgeçtik. Hem kamp alanı olmadığını biliyorduk hem de kalabalıktan dolayı
gezmek pek zevkli olmayacaktı. Ordan “Kaz Dağları Milli Parkı”na gittik.
Aşağıdaki danışma kısmında milli parka girerken size rehber veriyorlar. Ve de
50 tl para ödüyorsunuz arabanız için!! Orada insanlar çok kaybolduğu için
rehber hizmeti başlatmışlar. Ama bence çok gereksiz olmuş. Zaten tek olan yolu
takip edip kamp alanına varıyorsunuz. Rehberin pek bir fonksiyonu yoktu. Kamp
alanı dağın zirvesinde yer alıyor. O kadar serin bi yer ki insanlar sıcaktan
bunalırken siz serinliğin tadını çıkarıyorsunuz. Ama kamp alanı biz
gittiğimizde bayram ve bir festivalin olması nedeniyle çok kalabalıktı. Alanın
eğimli olması ve su alanlarının hepsinin yanında çadırların kurulması nedeniyle
aşağı bi yerde kamp alma kararı aldık. Zaten biz bu kararı aldığımızda adamın
biri havaya attığı şişeyi tüfekle patlattı. Jandarma bu konularda çok
kifayetsiz kalıyor anlaşılan!!! Aşağıda yayla kamp alanında şahane bir kamp alanı
bulduk ve tatil başladıJ.
Sonradan anladık ki buranın insanları bi değişik içip içip olay çıkarmayı pek
seviyorlar. Jandarma uğraşmaktan bıkmış.
ben ve Meral
kamp alanımızın akşamki hali:) İsmail'in getirdiği çok meşhur sucukları yemenin tebessümü var yüzümüzde
o çok meşhur sucuklar!! hala tadı damağımda
Ertesi günkü ilk durağımızKüçükkuyu'daki Doyran mevkiinde Doğa isimli
kahvaltı salonumuz. Mutlaka sizde deniz
manzaralı teraslarıyla hem mideye hem göze hitap eden bu yere uğrayın.
Doyran'daki "doyurucu" kahvaltı sonrası çaykolik Hakan'ın keyfi:)
çok keyifli bir sohbetti! grubun geri kalanı nerede acaba?
Sonraki duraklarımız küçükkuyu’da bulunan
Şahinderesi ve Mıhlı çayıydı. Biz
buraya bayram tatilinde gittiğimiz için fazlasıyla kalabalıktı. Daha sakin
zamanları seçerseniz daha fazla keyif alabilirsiniz.orada fotoğraf çekemedik üzgünüm. kalabalıktan yürümek bile imkansızdı.
Akşam kalmak için kamp yeri bakmak üzere Assos tarafına
yollandık. Ama hem denizi çok iyi olmayan hem de fazlasıyla kalabalık yerlerle
karşılaştık ne yazık ki! Bir de kendi çadırınızı kurmanıza izin vermiyorlar. Bu
da bizim için pek de cazip değildi. Sonra burada kalmaktan vazgeçip ilk günden
beri aklımızda olan Ayazma mevkiine gitmeye karar verdik . arabanın GPS ine
yolu girip güzel güzel gitmeye başladık. GPS in kestirme yollarına sapa sapa
kimsenin görmediği bir sürü köy keşfettik. Sonunda Hakan’ın yanlış güzergah
girdiği ve daha 50km yolumuz olduğu ortaya çıkınca bi motivasyon kaybı
yaşamadık değil. Ama onun da hemen avantaja çevirdik. Ana yola çıktığımızda
Geyikli yönünde ilerlerken. Geyikli’yi
herkes Ata Demirer’in “Eyvah Eyvah” filmiyle tanıdı. Gerçekten çok tatlı
bir yer. Geyikli’ye vardığımızda “acaba bozcada ya mı geçsek?” gibi bi fikir
doğdu. Tam anlamıyla plansızlık içinde takılan bi grup olduğumuz için bayıldık
bu fikre. Önce benzin aldığımız yerde çalışan bir çocuğun tavsiyesiyle “Ferah Kardeşler”
isimli bi et lokantasına gittik kasap dükkanı gibi etlerin sıralandığı yerden
yemek istediğiniz etleri seçip tarttırıyorssunuz ve onlar pişirip önünüze
getiriyorlar. Hem damağa hem keseye hitap eden bir yer. Ordan çıkınca da ver
elini bozcada. O da sonraki yazıda!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder